18 Ekim 2009 Pazar

Dunning-Kruger Etkisi

Lütfen önce şu yazıyı okuyun


Aslında Her Boku Bilen Adam isimli blog sahibinin kendi yazısı altına yorum olarak ekleyecektim fakat o kadar uzun oldu ki böyle bir yorum ile meşguliyet yaratmamak adına yeni bir post olarak buraya düşmek daha mantıklı geldi;

Konumuz "Cehalet"

Daha doğrusu "ısrarla cahil kalayım da prim yapayım" mantığını eleştirmiş blog yazarı arkadaşımız son bir kaç yazısında. Katılmamak elde değil. Aptallaştırılan, içi boşaltılan bir toplum olduğumuz dehşetine kapılmadan ne reklam izlemek mümkün ne de otobüslerde arka koltukta kikirdeyip sohbet eden öğrencilerin kapasitesine tanık olmak. Ürkütücü.

David Dunning ve Justin Kruger isimli iki psikolog tarafından tanımlanmış, mevzuyla da çok örtüşen bir algı, bir idrak eğilimini alıntılamak istiyorum konunun yeterince dibine inebilmiş olmak adına:

Dunning-Kruger Etkisi adıyla literatüre geçmiş olan teoridir bahsettiğim eğilimin açılımı;

Journal of Personality and Social Psychology’nin Aralık-99 sayısında yayımlanan bir teorileri var bu ikilinin ki tespitin özeti "cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır" der.

Bu tespiti kanıtlamak için yaptıkları işlerde de durum şu olmuştur :

Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşmışlardır :

-Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

-Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.

-Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.

-Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.


İki uzman daha sonra Cornell Üniversitesi’nden 45 öğrenciye bir test yapıp, çeşitli sorular sormuş, ardından öğrencilerden "testin sonucunda ne kadar başarılı olacaklarını tahmin etmelerini" istemişler.

Ve sonuç...

** En başarısızların (yani sadece yüzde 10 ve daha az doğru cevap verenlerin), testin yüzde 60’ına doğru cevap verdiklerine, ayrıca iyi günlerinde olsalar yüzde 70’e ulaşabileceklerine inandıkları ortaya çıktı.

** En iyilerin (yani en az yüzde 90 doğru sonuç alanların) en alçakgönüllü denekler olduğu (soruların yüzde 70’ine doğru cevap verdiklerini düşündükleri) görüldü.

İki uzman psikolog bu bilinçsizliği, "kronik kendi kendini değerlendirme (auto-evaluation) yeteneksizliğine" bağlıyorlar. Bunlar kendi kapasitelerini değerlendirmekten ve eksikliklerini teşhis etmekten acizdir. Ama asıl vahim olan, bu "yetersizlik + haddini bilmeme" kokteylinin, mesleki açıdan, karşı koyulmaz bir itici güç oluşturması. Kariyer açısından bir eksiyken, artıya dönüşmesi.
İşinde çok iyi olduğuna yürekten inanan "yetersiz", kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir "hak" olarak görecektir. "Uyanıklık" bilecektir.

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar ise ( HBBA burayı senin için ve özellikle kelime, ifade hatası yapmamak adına kopyaladım ) çalışma hayatında "fazla alçakgönüllü" davranarak kendilerine haksızlık edecekler, öne çıkmayacaklar, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmayacaklar, kıymetlerinin bilinmesini bekleyecekler (ve bilinmeyince için için kırılacaklar ve kendilerini daha da geriye çekecekler) ve muhtemelen üstleri tarafından "ihtiras eksikliği" ile suçlanacaklardır. Üstleri de zaten, genelde "aynı yoldan geçmiş" insanlardır.

İnsan kaynaklarının, iki eş değer CV arasından, "kendine güvenen ve iyi sonuç alma olasılığı yüksek" adayı tercih edeceği gerçeğini de eklerseniz olayın netliğine varırsınız.

Bu değerlendirmeyi inceledikten sonra insanın "cahil cesaretim neredesin sen?" diye yollara düşüp bildiği herşeyden soyunası da gelmiyor değil hani...



Demek ki neymiş; Durmak yok; yola devam...

10 yorum:

E. dedi ki...

Teoriyi görünce hangimiz bu ruh haline girmiyoruz ki zaman zaman diye düşündüm. Sonuçta hepimizin abarttığımız bir yanımız, özelliğimiz vardır. HBBA'nın yazısında da söylemiştim. Televizyona dur demek gerek!

nalan dedi ki...

dehşete düştüm !!

Sokak Kedisi dedi ki...

Sarhoş Kedi; mütevazi olmak iyi bir şey bence gene de. Prim yapamasan bile kendine saygını muhafaza edebiliyorsun en azından ;)

Nalan; haklısın...Ürkülmeyecek gibi değil günümüzde durum

Teşekkürler katılımınız için

bulut dedi ki...

Dunning ve Kruger'in belki de yıllarca çalışıp da tespit ettiklerini atalarımız çok daha önceden 'cahil cesareti' diye bir deyim kullanmak suretiyle biliyorlarmış desene. Bu arada, nobel almış bilimsel bir çalışmayı da iki kelimelik basit bir deyime indirgemiş olmakla 'cahil cesareti'ne bir örnek teşkil etmiş olmak gibi ironnik bir durumun aktörü oldum sanki. Hem ne demişler 'cahilin zulmü varsa, sevenin allahı var' Öyle dememişlerdi galiba ama olsun :))

her boku bilen adam dedi ki...

http://herbokubilenadam.blogspot.com/2009/11/ayn-yazlar-6.html

Sokak Kedisi dedi ki...

Bulut; Öyle dememişlerdi ama ısrarla cahilliğini muhafaza eden insanlar da gerçekten azap ortamı yaratıyorlar üstümde. Oldu yani :))

HBBA; Çok teşekkür ederim.

Pelin dedi ki...

Merhabalar, ukalaligimi affedin, ama yanlis bilginin duzeltilmeden kalmasina da gonlum razi gelmedi: Dunning ve Kruger bu calismalariyla Nobel odulu kazanmadilar elbette. Psikoloji alaninda Nobel zaten verilmiyor (Nobelli tek psikologlar Kahneman ve Tversky ekonomi alaninda kazanmislardi bu odulu). Kruger ve Dunning'in kazandiklari IG Nobel adi verilen, "komik", ilk bakista sacmasapan gelen, insani gulduren, ama ayni zamanda da dusunduren bilimsel calismalara verilen mizahi bir odul. Annals of Improbable Research adli bilim mizahi dergisi tarafindan veriliyor her sene. http://improbable.com/category/ig-nobel/ adresinden odul hakkinda daha cok sey ogrenebilir, ayrica gectigimiz yillarda odulu kazanmis calismalara bakip neselenebilirsiniz. Bunun disinda da yazida hatali bilgiler ya da konunun uzmanlarinin kullanmayacagi tarzda ifadeler var, ama verilen mesajin ozunu etkilemedikleri icin girmek istemiyorum. Orijinal makaleyi arzu edene yollayabilirim. Sevgiler.

Sokak Kedisi dedi ki...

Pelin;

Aslında yazılarımda alıntı yapmaktan hoşlanmam çünkü kesinliğini teyid etmek için çok araştırmak ve araştırma sonuçlarında çıkan birbirinden farklı verilerin hangisinin gerçeği yansıttığına dair de tereddütte kalmamak gerekir.Bunu yapabilmek için de her konuda uzman olmak gerekir ne yazık ki.

Fikrim bu olduğu halde bu yazıda yansıtmak istediğim gerçeği destekleyen bir teori olduğunu düşündüğüm için bu alıntıyı ekledim ve hala da benim altını çizmek istediğim gerçekliğe birebir uyduğunu düşünüyorum açıkcası.

Konuya bakış açımı değiştirecek veya teorinin barındırdığı acınası gerçekliği küçümseyip daha az önemli saymama neden olacak bir farklılık yaratmadı bende eklediklerin.

Gene de etkilenebilecek olanlar veya aktardığın bilginin gerçekliğini teyid etmek isteyenler ya da orjinal makaleyi görmek isteyenler olabileceğini de düşünerek yorumunu aynen yansıtıyorum,

Teşekkür ederim katılımın için.

Pelin dedi ki...

Merhabalar yeniden sevgili Sokak Kedisi. Umarim yanlis anlasilmamisimdir. Yukaridaki satirlari yazarken maksadim hicbir sekilde yaziyi kucumsemek, tastamam guvenilmez, yalan yanlis bilgiler iceriyor gibi bir izlenim uyandirmak, yahut sizin onu buraya koymus olmanizi elestirmek degildi. Bilakis, mesaji itibariyle cok onemli ve kamuya mal olmasini isteyecegim bir calismadir bu. Yalnizca yanlis bilginin sirkulasyonu her durumda uzucu geldiginden bana, kendimce bir uyarida bulunmak, yazi yapilan calismanin ozunu dogru verse de arada minik minik (kimisi de Nobel odulu bilgisinde oldugu gibi dikkat cekici) hatalar barindiriyor, aklinizda bulunsun demekti. Surc-i lisan ettiysem affola. Sevgiler, saygilar.

Sokak Kedisi dedi ki...

Pelin;

Asla yanlış anlamış değilim ki yorumunuzda emeğe saygısızlık barındıran küçümseyici bir tavır olduğunu düşünsem mesajı direk paylaşmaz, sadece yazının son paragrafını siler ve hiç birşey yokmuş gibi yola devam ederdim.

Bilakis o kadar ciddiye aldım ki bu yazıyı arattım ve neredeyse hemen hemen her yerde aynı bilginin paylaşıldığını görünce sadece bana yapılmış bir uyarı olmasını değil tüm okuyanların bilgi edinmesini sağlamak amacıyla yazının altına direk taşıdım.

Birbirimize değer katmaz isek nasıl büyüyebiliriz ki?

Tekrar teşekkürler katılımın için.

Free Counter