29 Nisan 2009 Çarşamba

Anne Olmak...


Anne olmanın;


Akşam vakti yorgun gelinen evde hızlıca soyunup dökünüp yemeği ocağa koymanın ardından karınlarını doyurduğun ahali Tv keyfine dalmış vaziyette iken 2 saate yakın ütü yapmak ve son takatinle elini attığın sepetten eline gelen ütülenecek son parçanın minik bir erkek çocuğuna ait mavi bir gömlek olduğunu gördüğünde tüm yorgunluğunu unutarak yüzüne kocaman bir gülümseme oturması ve o minicik gömleğe sarılıp öpmek olduğunu


söylesem bilmem bana ne dersiniz


:)




13 Nisan 2009 Pazartesi

Kelebek Etkisi


Durağa yakın bir yerde bekliyorduk iki kişi, az sonra bir arkadaşımız gelip bizi alacak ve yola koyulacaktık hep birlikte…

Otobüs durağında yolcu almakta olan otobüs hareket ettiği sırada gözüme yolun az ilerisinden koşarak otobüse yetişmeye çalışan bir bey ilişti ve birden otobüse işaret edip Gelen var! Diye seslendim. Şoför durdu ve az önce gözümün iliştiği adamın otobüse binmesine izin verdi.



Giden otobüsün arkasından bakarken içimden “ Keşke bir teşekkür etseydi” diye geçirdim. Hiç tanımadığım bu adama içten içe kırıldığımı fark ederek. Öyle ya, onun için bir şey yapmış ve bu sayede yapmak için çabaladığı şeye ulaşmasına vesile olmuştum. Durup elimi öpmeseydi tabii ama en azından bir baş işaretiyle şükrünü gösterseydi diye sessiz sessiz olayı içimde büyütüp sorguluyordum ki arkadaşım gülmeye başladı

“Ne oldu ?” dedim, içimden geçenleri mi hissetti acaba diye düşünerek biraz da şaşkınca

“Adamın hayatını değiştirdin!” Dedi.




Söylediği cümle bir süre beynimde yankılandı durdu. Aslında gerçekten az önce bir adamın hayatını değiştirmiştim ben.

Veya belki de o duraklamaya sebep vererek bir otobüs dolusu insanın hayatını değiştirmiştim….

Hayat boyunca istemli veya istemsiz olarak müdahale ettiğimiz ne çok hayat olduğunu hissettim birden bire. Hayatında olmaktan büyük zevk alıp tam orta yerine kurulmanın tadını çıkardığımız hayatlar mesela.

Veya bir şekilde günlük rutin içerisinde ilişkide olduğumuz insanlar, hayvanlar, çevremizdeki tüm var olanlar…

Veya tesadüfen aynı anda aynı yerde olduğumuz ama varlığından bile habersiz olduğumuz bir sürü hayat …

Bir yerde bir kelebek kanat çırpar ve hayat tamamen değişir. Yani Edward N. Lorenz'in de dediği gibi “Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, Avrupa'da fırtına kopmasına sebep olabilir.”

Otobüse yetişen adamın hayatındaki kelebek bendim ve umarım iyi şeylerin yaşanmasına sebep olmuşumdur. O an orada “ bir teşekkür etseydi keşke” diye ardından huysuzlandığım o adamın hayatının tamamına bakabilsem belki de sebep olduğum şeyler yüzünden aslında özür dilemem bile gerekiyor olabileceği gerçeğinin farkına vardım.

Hayat.

Şaka gibi.


7 Nisan 2009 Salı

Bir Uzakdoğulu Yönetmen : Isao Yukisada




Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum ( Filmin orjinal adı "Sekai no chûshin de, ai wo sakebu")

Uzakdoğu kültürünü seviyorsanız bu filmde Sakutaro isimli bir adamın hayatına sığdırdığı iki aşkı yaşayacaksınız.

Filmde iki kadın, aşkın iki ayrı yaş ve şekli ile beliriyor karşımızda.

Biri kusursuz, başarılı ve güzel Aki; diğeri ise çizginin bir hayli dışında gözüken Ritsuko...


Biri geçmiş diğeri geçmiş ve gelecek


Biri masalsı diğeri gerçekci


Biri ölü diğeri diri

...


Bana göre filmin altını çizdiği fikir; hayat geçmişte kalınarak yaşanmamalı, geçmişe tutsak hayatlar bugünü ve geleceği ipotek ederek sadece kredilerini tüketmekten başka bir şey yapmazlar aslında


Bazen geleceğe kararlı ve güvenli yürümek için geçmişin tozlarını silip dağınığını kaldırmak gerekiyor yolun üstünden......

Saku bu yoldan gidip mutluluğu yakalayabildi mi sorusunun cevabını merak edenler lütfen filmi seyretsinler, emeğe saygı elbette ;)

Sevgiler

Smart Blogger Ödülü'm :)




Sevgili Zehra Hanım http://hepsusluydum.blogspot.com/ bana bu ödülü vermişler :))


Her iki blogcu arkadaşıma da çok teşekkür ediyorum bu jestleri için...


Ben de bu ödülü Agül http://sucukcuk.blogspot.com/ e vermek istiyorum


Sevgiler


5 Nisan 2009 Pazar

MİM...






Mimlendim... Bu bir ilk, teşekkür ederim Sevgili Agül 'e bu pası için :)



Konu "kalbimi çalan eylemsel hareketler ve mutlu bir beraberlik için karşı taraftan beklenenler"

Offff

Sayfalarca yazmamak için kendimi frenlemem gereken bir konuya takılmışım daha ilk mimimde :)

Ben bir Aslan'ım. Yani Hayattan ve Aşktan yana beklentisi çok olan biriyim... Bu beklentilerimden yılmadan yanımda kalabilecek, ruhumdaki ACABA kısmını hiç tetikletmeden sevildiğimi her daim hissettirebilecek ve bu anlamda kendimi güvende bileceğim bir eş olmak ile başlamalı işe kalbime oynayan arkadaş.


Kalbimi çalacak hareketlerin başında kendimi özel hissedebilmemi sağlayacak şeyler yatıyor aslında.

Benim için, bana özel davranışlar görmeliyim. Bana yazılan satırlar okuyup bana söylenen sözler duymalı, bana dair kurulan hayallere ortak edilmeliyim. Sürprizlerle şaşırtılıp monotonluktan uzaklaştırılmalıyım. Şımartılmak hoşuma gider. Şımardım diye terslenmekten nefret ederim. Karşımdaki insanın bana kendini ıspatı şarttır ama bunu beni ezerek değil varlığımdan dolayı şükran duyarak başarabilmelidir. E bu da işin en zor kısmı hani :)



Çok sıradan bile olsa gerçekten içten gelerek ve benim için yapılan tüm jestler kalbimde milyonlarca çiçek açtırabilir lafın kısası...



myspace layout codes


Bunlar beraberliğe adım atılması için beni motive edebilecekler kısmıydı. Şimdi işin bir de mutlu beraberliğimi sürdürebilmek için beni motive edecekler kısmı var, gelelim ona :)


1) Güven... Sorgusuz güvenebilmeliyim. Neye mi? Sevildiğime, sayıldığıma, özlendiğime, beklendiğime, istendiğime, alternatifsizliğime, aldatılmayacağıma, ihmal edilmeyeceğime, kurgusuz ve koşulsuz sevileceğime


2) Zaman... İmkan olsa tüm zamanını bana adayacak olduğunu hissetmem lazım aşık olabilmek ve aşık kalabilmek için, yani kapımda yatıp kalkacak biri olmalı birlikte olduğum insan ki ilgimi çekebilsin ve ondan başka birşey dikkatimi çekmesin ;)


3) Sadakat... Kendimden çok güvenmeliyim birlikte olduğum insana. Canımı, gururumu ve malımı koruyup hiçbirine zarar getirmeyecek biri olduğuna inanmazsam aşk mümkün değil benim için. Tereddüt edersem sevemem çünkü.


4) Dürüstlük... Bana bakan gözlerde her daim dürüstlük olmalı. Aksi imkansız gene


5) Zeka... Aptal erkeklere asla tahammül edemiyorum...


6) Saygı, sevgi ve sınırsız iletişim...


Dahası çok bu mimdeki konunun. Okuyan birileri olur ise bayıltmaktan yana endişe eder haldeyim o yüzden burada kesmekle faydalı bir iş yapacağıma inanıyorum :))

myspace layout codes

Eğer reddetmez ve yanıtlarlarsa çok memnun olacağımı ileterek ben de Sevgili Zerrin Pasta Evi, Hep Süslüydüm ve Ufuk Çizgisi ' ni mimlemek isterim

Sevgiler ...


3 Nisan 2009 Cuma

Aloe Vera




İşte benim minik Aloe Vera'm...

Sevgili annem geçen gelişinde getirdi evime bu minik saksıyı, kendi bitkisinden bir kök de benim için yetiştirmiş yaralarıma merhem olur diye düşünerek

"Bir yerin yaralandığında, yandığında veya kesildiğinde hemen kopar bir dalını ve özünü sür o alana, çok iyi geliyor" diyerek ve bir yandan da suyunu vermeyi unutmamamı tembih ederek bıraktı masamın üstüne


Kalbimdeki ağrılığı söküp alır mı acaba anneciğim diye sormak geldi içimden
.
.
.
.
.
.
Veya bir dostun samimiyetsizliğinin acısını da alır mı acaba yüreğimden ?
.
.
.
.
.
Saygısızlığa duyduğum öfkeden acıyan canım iyileşir mi bir dal koparıp sürsem ?
.
.
.
.
Evladım için akan yaşlarımı kurutur mu peki şifa olup derdine ?
.
.
.
Nasırlaşan duygularımın üstünde yayılan o tabakayı söküp atabilir mi acaba en derinden ?
.
.
Can çekişe çekişe ölmek üzere olan ruhumun panzehiri olur mu sence ?

.



Olmaz biliyorum



Ama gene de onu yaşatabilmek için suyunu vermeyi hiç unutmayacağım, söz veriyorum...









Free Counter