20 Ocak 2011 Perşembe

Nasıl bir insansın sen?


Çok öfkeliyim, çok!

Geçen gün bir arkadaşımla çıkmıştık, hazır hava güzel biz de müsaitken biraz deniz havası alalım diyerek indik Caddebostan sahiline, uzun ve keyifli bir yürüyüş yaptık birlikte. Beni eve bırakırken nasıl keyifliydim, anlatamam...

Arabadan indim, bina girişine doğru hoplaya zıplaya yürürken gördüğüm bir tablo ile kalakaldım olduğum yerde. Ne kadar yazarsam yazayım o saniye hissettiğim öfke, nefret, şaşkınlık, çaresizlik ve korkuyu ifade edebilmem çok zor.

Hani bir fotoğraf görürsünüz, ilk elinize alıp şöyle bir baktığınız anda herşey yerli yerindedir ancak bir terslik var hissine kapılırsınız ya bazen. Ve bakmaya başladıkça detaylar canlanır ya hani aniden... Misal, fotoğrafta yatakta yatarken gözüken kadını, uyuyor sanmışsınızdır ama aslında boğazının eksik olduğunu, yerdeki kırmızılıkların, sandığınız gibi halının deseni değilde aslında kan öbekleri olduğunu ikinci bakışınızda farkedersiniz ve bir anda karşınızdaki tablodan mideniz bulanır ya...

Öyle oldum işte.

Binanın giriş katındaki sağ daire tarafında kalan bina bahçesi son derece bakımsız ve sevimsizdir. Çünkü o daire sahibi yaşlı adam, "burası benim" diye öyle agresif bir üslupla el koymuştur ki bahçeye, kimse uğraşmayı göze alamamış ve bahçeyi ona ve kaderine terk etmiştir site ahalisi. O sevimsizliğe bakmamak için genelde yolun sol tarafına, bahçemizin bakımlı kısmına bakarak yürürüm ben de. Ancak gözüm ilişince gördüğüm tablo aklıma kazındı resmen. Bu yaşlı adam, camın içine, boş yer kalmayacak şekilde, her biri yaklaşık 1 metre uzunluğunda iki kalas yerleştirmiş. Her kalasa da aralarında 4-5 parmak boşluk kalacak şekilde yaklaşık 5'er santim uzunluğunda devasal çiviler çaktırmış...



Bu; yağışlı havalarda ıslanmaktan kurtulmak için, çaresiz camının dış pervazına sığınan kedilerden kurtulmak için üretilmiş, resmen hayvani bir çözüm yoluydu ki bir an beynim gördüğünü algılamakta zorlandı. Algıladığı anda da nefretle doluverdi. Adam bu işi düşünüp taşınıp planlamış, birine de yaptırmış yani. Hadi düşünen hayvan, ya yapanın da mı aklı yok da oturup çakmış o kadar çiviyi gayet nizami bir şekilde o tahtaların üstüne ?

Kalakaldım olduğum yerde. Biraz toparlanınca, beni görünce koşarak yanıma gelen, bacaklarıma sürünerek mırıldayan iki kediyi aldım kucağıma, kenardaki banka oturdum bir süre. Bir yandan onları sevip bir yandan da öfkeden gözlerime dolan yaşları silerken "ne yapıyım" sorusuyla çınlıyordu beynimin içi. Daha fazla dayanamadım, gittim çaldım kapısını. Sarfettiğim sözleri, yaşadığımız o iki kişilik "sana ne? ne demek sana ne? Nasıl bir insansın sen?" özetindeki sevimsiz tartışmayı uzatmayacağım ama akşamüstü bina görevlisi kapıyı çalıp "Kaldırmış tahtaları" diye haber verene kadar volta atıp durdum evin içinde.

Korkarsın, uzak tutmak için çözüm ararsın anlarım. Ama bu çözüm aramak değil ki! Düpedüz eziyet, vahşi ve kabul edilemez bir hareket. ben kuşlardan korkarım dostlar, ödüm patlar... Onlar da tam aksi bana bayılır, evimin balkonunda yuva kurmak için birbirleri ile yarışırlar. Balkonumda kuş olursa ben korkudan uçarım aşağıya diye tam 11 yıldır oturduğum bu evin balkonunu plastik bir tel ile çevreledim.



Benim özgürlüğümü kısıtlıyor evet ama onlara hiç zarar vermeyip sadece balkonumdan uzak kalmalarını sağlıyor en azından.

Bulamaz mıydı yani böyle bir çözüm diye düşünürken bugün baktım bulmuş kendine bir çözüm daha... Uzun balkon tipi saksı tabaklarını dizmiş bu sefer de camın içine, içlerine de su doldurmuş... Gene öfkelendim ama bu sefer çok da umursamadım, sokak hayvanlarımız susuz kalmayacak sayesinde diye düşünüp avuttum kendimi.



Haksız mıyım sizce sinirlenmekte?

Ben de diğer görüp susanlar gibi davransaydım, hiç utanmayacak mıydı bu binada oturan 227 kişi, her içeri giriş çıkışta göreceği bu tablodan? Seyirci kalmış olmaktan? "Bu ne" diye soran çocuklarına izahat vermekte zorlanırken?

Utanmayacaklardı herhalde... Yazık!





Tahtaların camın içinde dururkenki halleri çok daha rahatsız ediciydi, o hallerini fotoğraflamış olsaydım daha iyi anlatabilirdim belki neden bu kadar öfkelenmiş olduğumu. Kedilerimin fotoğraflarını da çektiğim gün keyifli bir paylaşıma eklerim diye düşünüyordum, buna kısmetmiş. Bu iki yakışıklı benim bina bahçesinde beslediğim sevgililerimden iki tanesi, öyle dost, öyle şekerler ki hiç kıyamam onlara ben :)

8 yorum:

Meyra dedi ki...

ne iyi yapmışsın şu insan dışı varlığa haddini bildirmekle..cani canavar ruhlu senden daha zararsız şu masum pisiler..ben bile okurken sinirlendim orda olsam ne yapardım kimbilir..!!senin gibi insanların var olması ne güzel, iyiki varsın:)

ladygreenriver dedi ki...

kesinlikle kakatılıyorum yürekten sana canım bir hayvansever olarak..ağzına ve yüreğine sağlık,Rabbimin yarattığına merhametsiz olan böyle insanlar utanmadan birde Allah tan merhamet dilerler,çok yazık çooooookkk...
sevgiler

Aslısın dedi ki...

İyi etmişsin arkadaşım. Uzak durmayı anlarım da eziyet yöntemiyle kendisi gibi sinsi planlar yapamayan canlılara resmen tuzak kuran şu insanları anlamam, anlayamam. Anlamak da istemem, eksik kalsın.

Sokak Kedisi dedi ki...

Meyra, Ladygreenriver, Aslıcım,

İyi ki sizler gibi bu duyguyu anlayabilen, içinde sevgi barındırabilen insanlar da var yeryüzünde...

O tahtalar hala o camın duvar dibinde durduğu sürece bana rahat yok malesef :( Takipteyim, "su işe yaramadı" diyerek gene koyabilir endişesindeyim çünkü. En iyisi bir gece ansızın yok etmek lazım onları.

hepsusluydum dedi ki...

Ohh ağzına sağlık,çok iyi etmişsin arkadaşım..
Bencil herif...Ben de köpeklerden çok korkuyorum ve onları bir o kadar da çok seviyorum..Hatta görümcemin köpeği var,ben onlara gidince odaya kapatıyorlar hayvacağızı:(( ama ben mümkün olduğunca kısa tutuyorum ziyaretimi ki hayvanın özgürlüğü kısıtlanmasın fazla diye..Sevgilerimle Zehr@

nalan dedi ki...

vallahi giriş katın cilveleri bunlar. ama çözüm üretmeye çalışırken de tek taraflı olmamak gerek, ne kadar susarsak dediğin gibi insanlar o kadar rahat hareket edebiliyorlar.
yine de nispeten nezih bir muhittesin eminim, yoksa giriş katta oturan bey inan daha da medeniyetsiz olabilirdi.
şansıma benim oturduğum apartmada hep kedi dostları var. hatta yan komşumun yaramaz pisisi balkonun camını açık bulursa hop benim balkonda :)
ben de yakalayıp fırsat bu fırsat bol bol mıncıklıyorum geri verene kadar.

Sokak Kedisi dedi ki...

Zehra'cım, ne güzel anlatmışsın meseleyi... Aynen katılıyorum, hepimizin yaşamaya hakkı var.
Zaten doğayı ele geçirerek ve onlara yaşama alanı bırakmayarak çok büyük bir haksızlık yapmıyor muyuz biz insanoğulları... Keşke herkes senin kadar düşünceli olabilse, hoş senin yarın kadarına bile razıyım ben :)))

Sokak Kedisi dedi ki...

Sevgili Nalan,
Şehrin biraz dışında bir sitede yaşıyoruz ve giriş katta oturanlar bahçelerin keyfini üst katta oturanlara nazaran çok daha fazla çıkarıyor, e bu arada kediler, köpekler,kuşlar ve sitenin çocukları da onların hayatına daha yakın oluyor haliyle :) Tahammül edemiyor olabilir, sevmiyor olabilir, korkuyor olabilir, hepsine tamam... Ama o tahtaların görüntüsü hafızama kazındı inan, gözümü kapatınca aklıma geliyorlar. Kabus gibiydi...

Çok özendim şimdi komşunuzun misafirliğe gelen kedisine, nasıl kıyar insan o minicik canlara değil mi :))) Sonraki ziyaretinde benim içinde bir iki mıncır lütfen :)))

Free Counter