21 Kasım 2009 Cumartesi
Öküz!
Geçen gün İstanbul’un bir ucundan öbür ucuna kadar yol kat etmem gerekti. Hızlı hareket etmesi gereken bir anne olarak tüm lüksümden vazgeçip seri olabilmek adına Metrobüs hattını kullandım.
Seyahat esnasında her telden insanı gözleyebilmek hoşuma da gitti işin aslı.
Ayakta kalanlar da olduğu halde gene çok kalabalık değildi, en azından diğer insanlarla yapışık kardeş olmadan seyahat edebilir durumdaydık.
Yolculuğun ortalarına doğru bir çift bindi, oturduğum koltuğun yanındaki bekleme alanında yolculuğa başladılar. Biraz sonra karşımdaki bey inmek üzere yerinden kalktı ve bahsettiğim çiftin erkek olanı yanındaki hanımı itekleyerek “Otur” dedi. Hanım sessizce ilerledi gösterilen koltuğa ve otururken adamın elindeki poşeti de almak üzere bir hamle yaptı. Adam tüm sevimsizliği ve korkunç kaba bir tavırla “ Bırak” diyerek ittirdi kadının uzattığı elini.
Bu ne şimdi ya! dedim içimden. ÖKÜZ!
Poşeti vermemesinin mantığının kadına yük etmek istememesi olduğu aşikar. Tamam, bu düşünceye diyecek tek lafım yok. Ama bunu adam gibi ifade etmedikten sonra nerede kaldı senin iyi niyetin? Niyet her zaman önemlidir, bunu da reddetmek olası değil fakat adam gibi “Sen yorulma, ben taşırım” diyebilmek bir erkeğin egosuna neden dokunur ki?
O sıra gözüm kadının yüzündeki mimiğe takılınca iyiden iyiye hayretler içinde kaldım. Son derece keyiflendi hanım kızımız adamın elini itekleyip “Bırak!” demiş olmasına ve sırıtışa yakın bir aydınlık haline döndü bu memnuniyet yüzünde. Birkaç saniye önce yaşanan iteklenmeye şahit olmasam kadının yüzüne bakıp adamın tüm aşkıyla sevgisini haykırdığını sanacağım metrobüsün orta yerinde…
Bu sefer kadına sinirlendim. “Ohh olsun, hak ettiğin muameleyi gördün işte” dedim içimden. Biz kadınlar hayatımızdaki erkeklerin kabalıklarını bu kadar hoş görüp “Öküz ama seviyor” bahanesini yeğ tutmasaydık bu toplum bu kadar gerilemezdi diye devam ettim düşüncemi büyütmeye. Bloga yazmalı dedim bu konuyu. “Hey kadınlar kendinize gelin, akıllı olun, toplum içinde rencide olmak istemiyorsanız size saygı duymayı bilen erkekleri sokun hayatınıza” diye yazmam lazım diye az çok şekillendirdim bile yazıyı.
O sırada ilerdeki koltukta oturan bir başka bey kalkıp inmek üzere kapıya yöneldi. Bahsi geçen poşeti tutan kaba ve sevimsiz adamın hemen ardında duran bir başka bey öne atıldı oturmak üzere.
Fakat hedefe ulaşamadı. Çünkü poşeti tutan kaba ve sevimsiz adam şu bizim meşhur poşeti tutan kolunu adamın yoluna doğru uzatıp yolunu kesti ve “ Ayakta kadın var” dedi, sonra da ayakta duran hanıma seslenip “Gelin yer var” diyerek boşalan koltuğu gösterdi.
Amanın!
Gördün mü dedim kendime senin öküzdeki zerafeti … İlk karşılaşmamızdaki o kaba tavrı unutmam sadece birkaç saniyemi aldı. Bu sefer de kaba ve sevimsiz adama sempatiyle dolan yüreğimin gözleriyle bakıp dünyanın en asil erkeği gibi görmeye başladığımı fark ettim. Ve düşünceli, eğitimli, kibar, şefkatli, iyi yürekli hatta.
Bu sefer benim yüzümde önüne geçemediğim bir aydınlık ve keyif hali oluşmuştu ister istemez….
O kadar çok mesaj var ki bu yazıda altını çizmek isteyeceğim. İşte o yüzden son söze bağlamayıp herkesin içinden gördüğü kadarını alması dileğiyle bitirmek en güzeli…
Sevgiler
Not: Görsel http://mahserin4atlisi.wordpress.com/2009/04/15/racon-tamam/ adresinden alınmıştır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Şekilci, samimi olmayan, yapmacık hiç bir şeyi sevmiyorum... yalan centilmenlik, romantiklik, aşk, sex.... her ne ise..
Farkındayım hemen hepiniz tav oluyorsunuz bu konuya... Ama... bedeli her ne olursa olsun, ısrarla kabul etmemeye devam edeceğim bu davranış biçimini..
"dur, ayakta kadın var!" .... resmen miğdeme kramplar girdi bu cümleyi okuyunca.. öyle ki, sinirden, aklımdan geçenleri yazamayacağım sanırım şuan..
siz tav olmaya devam edin bu yapay/çıkarcı/iki yüzlü insanlara... sonra da söylenin "ay ne öküz bu! evlendiğimizde hiç böyle değildi oysaki" diye..
Sevgili Öküz;
Görüyorum ki ilk önemli detayın altı çizilmiş tarafından.
Bu yazıda bahsi geçen Öküz'ün; Senin bakış açın ile dopdolu olan beni bile biraz kendisini yeğler hale getirme sebebi kendisinde saklı değil aslında.
Farkettim ki aynı araziye yayılmış pek çok Öküz arasından "daha az Öküz" olanı seçmek bazı kadınların mecburiyeti zira Öküz olmayan ile tanışmışlıkları yok malesef.
Yaşam alanları o arazi ile öyle sınırlandırılmış ki kafasını kaldırsa göreceği tek şey başka bir Öküz olacağı için farkındalığı da gelişememiş, bodur kalmış.
Bu durumda sahip olunan alternatif; kadını ayakta bırakıp "kendi yayılacak Öküz" ile " Kadını oturtacak Öküz" arasında seçim yapmak olunca sonuç ortaya çıkıyor zaten.
Seni de beni de sinirlendiren, midemize kramlar girmesine vesile olan gelişememişliğe ne desen az kalır ayrıca.
Sevgiler,
yazııkkk ama adam olmaz bu millet inan cnmm.bu arada "yapabilmek" konususundakı yorumunuza da katılıoorum svglerr..
Sevgili Özge teşekkür ederim katılımın için :)
Hızımızı alamadık, buradan devam ettik :)
http://okuzunondegideni.blogspot.com/2009/11/yapmack-hareketler-bunlar.html
Yorum Gönder