14 Aralık 2010 Salı
Şehrin Kıyısında
Pazar günü malum olduğu üzere sevgili arkadaşlarımdan birini evlendirme telaşıyla düştük yollara. Havaya da güvenemediğimiz için köprü trafiğinden çekinip biraz erken geçtik Avrupa yakasına. Tam Sarıyer'e inmiştik ki denizde salınan balıkçı teknelerini farkettim. Yaklaşık 6-7 tane balıkçı teknesi, az açıkta ağlarını atmış balık peşine düşmüşlerdi.
Hazır vakit de var diye düşünüp yanımdakilerden müsade istedim ve indim arabadan aşağı. Ayağımda topuklu ayakkabılar, yüzümde makyaj ve siyah pantalon-ceket bir takım içinde turkuaz bir bluz ile Sarıyer Sahili'nde endam ettim yaklaşık bir saat kadar. Buz kestim! Manzaraya takılıp kaldım, insanların verdikleri emekleri izledim çıplak göz ile. Yeşil uzun balıkçı yağmurluklu adamların, elleriyle topladıkları ağdaki takılmış balıkları, bazen tekneye bazen de çığlık çığlığa beşleşen martılara atışlarını izledim uzun uzun.
Bir de sigara yakıp dumanını çekebilseydim içime keyfim tam olacaktı ama bırakalı 7 yıl olmak üzere neredeyse :)
Teknenin etrafını çevreleyen ağın toplanışına şahit oldum an be an. Küçücük bir motorun, denizle savaşa savaşa o koca balıkçı teknesini, sağa sola döndürebilmek için nasıl tüm gücüyle ileri fırladığını seyrettim.
Karabataklar, martılar, sahilde köpeklerini gezdiren insanlar, ayaz mı ayaz bir hava...
Arabaya geri döndüğümde bir saat geçmişti ve neredeyse ayaklarımı hissetmeyecek kadar üşümüş, yorulmuştum. Ama İstanbul'a sessizce şahitlik etmek herşeye rağmen mutlu ediyor beni, seviyorum şehrimi...
Ağ komple toplanana kadar birlikteydim bu Hasan Bey 1 isimli yeşil tekne ve ona emek veren tüm çalışanları ile. Onlar denizin üstünde, ben şehrin kıyısında. Aynı yürekte attık bir süre.
Onca emekten sonra, ağları daha dolu olsaydı keşke ama herkes mecburen hayattan hakkına düşenle yaşamıyor mu zaten?
Payınıza düşenin, sizi gülümsetecek kadar çok olması dileğiyle,
"Denizin üstünde ala bulut
Yüzünde gümüş gemi
İçinde sarı balık
Dibinde mavi yosun
Dibinde mavi yosun
Kıyıda bir çıplak adam
Durmuş düşünür
Bulut mu olsam gemi mi yoksa
Yosun mu olsam balık mı yoksa
Ne o ne o ne o ne o
Deniz olunmalı oğlum
Bulutuyla gemisiyle balığıyla yosunuyla
Bulutuyla gemisiyle deniz olunmalı oğlum... " (Z. Livanelli )
--Görseller, 12.12.2010 tarihinde İstanbul Sarıyer'de tarafımdan çekilmiştir---
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Fotoğraflar çok güzel. Ya insan yedi sene sonra hala istiyor mu ya sigarayı? Daha bırakalı 8 ayı yeni bitti, ben arada istemelerim geçer sanıyordum yıllar geçtikçe. Tüh:)
Aslıcım,
Ben kötü bir örneğim sanırım :))
İstemelerim azaldı, her ortam ve koşulda başa çıkabilir hale geldim ama o aşk hiç bitmedi. Kara sevda kıvamına geldi üstelik :)))
Yuh bana :)
Yok yok ben de öyle olacağım kesin.
Benimki ssadece içki içince ve çok sarhoş olunca, bazı insanların yanındayken geliyor.
Neyse onu atlatamadığım geçen yıl yeniden başlamıştım. Şimdi yakmıyorum o an, geçiyor sonra:)
Evet canım ya, o içki zamanı durum fena :))
Aynen dediğin gibi, öyle insanlar var ki onlarlayken sigara arzum tavan yapıyor ve bu haftasonu neredeyse hepsiyle görüştüm. "Yak bi tane" diyen şeytanım da hep yanıbaşımda dürtüp durdu beni :))
benim de 10 sene oldu. çok tiksinerek bırakmıştım, bir gün bile istemedim neyse ki. darısı tüm içicilerin başına.
Oyy Hayvanım, sen çok kıdemli çıktın ya :))
Amin canım, tüm isteyenler kurtulsun şundan, safi zafiyetten başka birşey değil...
İş konusundaki kararsızlıklarını okudum, gereklilik açısından bakınca illaki şart değilse gel üzme güzel canını, yayıl evinde derim. Fikri bile bu kadar gerecekse seni çalışırkenyaşayacağın huzursuzluk da herkesi yıpratır bence...
Öperim
ne güzel dedin sokak kedim. şiddetle katılıyorum. (katılmak işime geliyor :D)
Akıllı kadınsın :))
Bu sabah ben de fena halde yayıl yat kıvamındayım, üstelik çıkmak zorundayım. Bakalım nolucak? :)))
Yorum Gönder