13 Mayıs 2010 Perşembe
Kime dökeyim derdimi?
Şikayetçiyim kendimden!
Hem de ÇOK!
Bir süredir kendimi çok ihmal ediyorum ve bundan mutsuz olmaya başladığım ve üstelik kendimi uyardığım halde hala aklım başıma gelmiyor :(
Hayatımı koşturmaca haline getiren bir çok sıkıntılı mecburiyetle birlikte bu akıntıya kapıldım, seri halde koşturup duruyorum. Her gün bir diğerinin tekrarı haline geldi ve ben; bu sıkıcı ve yorucu rutine tıkılıp kaldım resmen :(
Sürekli bir yerlere yetişmek zorundayım ve hiçbiri küçücük bir keyif kırıntısı dahi içermiyor, gidilmesi, yapılması gereken şeylerle dolu bir listem var ve hepsi benim sorumluluğumda...
Sorumluluklarım da değil derdim. Hiçbir zaman bomboş bir insan olmadım ki ben, olamadım, olmayı da istemedim zaten.
Sadece... Sadece eskiden küçük molalar çalardım zamandan, sadece kendim için; bir film seyretmek, bir telefon konuşması yapmak, dostlarla minik kaçamaklara takılmak, kuaförde fazladan belki de sırf şımarıklıktan yaptırılan bir kaç bakım...
Sabah kahvesi, kitap sayfalarına gömülmek, mutfakta yeni bir şeyler denemek, sırf hala işe yaradığımı hissetmek, umutsuz ev kadını havasına girmemek için parasına bile bakmadan üstüne atladığım işlerin tamamı için yaptığım her türlü şey; görüşmeler, taslaklar, sunumlar, araştırmalar ve ortaya çıkan sonuca duyduğum aşk...
Yazdıklarım, çizdiklerim, düşündüklerim, hissettiklerim.
Dokunduklarım, dokunmayı sevdiklerim; dokunmasını sevdiklerim, bana dokunanlar.
Yürümek... Amaçsız, telaşsız ve zamansız...
İşte sırf bu minik molalarla bile kendimi mutlu etmeyi özlemişim ben. Nedendir bilmiyorum ama bu ara tek ihmal ettiğim şey kendim oldum, hem de feci halde! Yapılacaklara o kadar kilitlendim ki o arada bir kahve içimi durak bile bana imkansız gözüküyor, lüks gibi geliyor.
E ama kendimi, kendime şikayet edecek kadar abarttıysam dayanacak halim de kalmadı demektir.
Bugün yapmam gerekenleri planlayıp güne henüz başlamışken çalan telefon uyandırdı beni bu kabustan. Şehir dışından gelen bir arkadaşım, bana ayıracak en azından birkaç saati olduğu müjdesini fısıldadı kulağıma ve benim aklımdan geçen ilk şey "Eyvah!" oldu!!
Evde yardımcım vardı, hastanede randevum vardı, kuru temizlemeye uğramak gerekiyordu, market alışverişi yapılacaktı, rengini gün ışığında beğenmediğim iki şort değişecekti, Belediye'ye evrak bırakılacak, okula uğranacaktı...
Ve o saniye ayıldım! Öfkeyle kendime "Pes be güzelim, bu kadar da değil" dedim, derhal diğer tüm planlarımı, randevularımı iptal edip ihtiyaç ve istek duyduğum o bir kaç saatlik boşluğa yer açtım.
Uçarak duşa girdim, kuaföre gidip insana benzedim ve direk dostlarla kucaklaşmaya koştum :)
Çok uzun bir süre sonra sadece kendim için birşeyler yaptım bugün nihayet, mutlu olduğum, hayatın tadını çıkardığım birkaç saat için izin verdim kendime. İhtiyacım olduğunu da bu sayede farkettim.
Umarım yarın tekrar aynı rutine kapılıp, kendim için lezzet katmadan yaşamaya devam etmem çünkü böyle olunca yaşanmıştan bile sayamıyorum geçip giden günleri. Birkaç satır okumak, bir kediyi okşamak, denizi seyretmek, bir el tutmak, bir gülücükle ısınmak...
Herşey ertelenebilir, ihmal edilebilir belki ama insan ruhunu beslemeyi ihmal edince kolay pes ediyor. Bu bir kulak çekme olsun kendime, tekrarı halinde yumruğu da indirmeli beynime...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
bugün beynimin içine adeta saldırı düzenledin...
söyleyemediklerimi söyledin...
yaşananlar farklı da olsa 'işte bu!'
toplan toplan diye çıldırıyor düşünceler ...
umarım devamını getirirsin ve darısı başıma
Çok iyi yapmışsın, hatta sorumluluklarını paylaşarak kendine daha fazla zaman ayırmalısın... Senin mutluluğun çevrendeki insanları da mutlu edecektir...
Sevgilerimle...
Sayın Sokak Kedisi,
Dünya bir araya gelse insanın kendisine yaptığı kötülüğü yapamaz.
Kendinizi çok üzmüşsünüz yazık değil mi?
Biraz ıskalayın, hayat durmuyor..
Her ne kadar can isek te bir tahammül sınırı var vücutlarımızın.
Çıkın, koşun, soluyun ve hatta yorulun aynen benim yaptığım gibi arkasından da demli bir çay molası..
Sevgi ve saygılarımla
böyle gidersen vucudun eror verir ! ne için çalışıyoruz bu haytta mutlu edemeyeceksek kendimizi? bir hayatımız var ve ötesi yok dahada çok zman çal hayattan .sevgiler...
hayatın kokuşturmacasında hiç bir şeyi fark etmiyorken biz sen kendini şannslı saymalısın. bunu fark edip kaçamak yaptın ne mutlu sana. bu zamanlarını arttırmaya bak derim
Sen kendini kendine değil de bize de şikayet etmiş oldun. Buarada artık birbirimizin üzerinde hakkımız var sanki .Bi daha arayı bu kadar uzattığını görmeyeyim .
sevgilerimle
Didemcim, ayrı yerlerde aynı ızdırabın pençesindeymişiz demek :)))
Biraz toparlanmaya çalışıyorum, devam edebilirim umarım :)
Sevgili Öğretmenim Aysema;
Hayat kendimizden çaldıklarımızın hesabını illaki soruyor sanki :/ Artık azıcık nefes almak için gerekirse biraz bencil olmak niyetindeyim, teşekkür ederim desteğin için,
Sevgiler
Haykırış, Sevgili büyüğüm,
Ritmi yakalamak için kendini umursamamak aynen dediğiniz gibi insanın kendi kendine yapacağı en büyük kötülükmüş :(
Ufaktan akıllanmaya başladım, teşekkür ederim bu güzel öğüt için
Sevgiler
Hürrem Sultan;
Vücudum kadar ruhum da sıkıldı bu rutinden, isyan bayraklarım en tepede, bir hale yola sokmam lazım bu işi :)
Gerekiyorsa daha çok kendime yontmaya çalışacağım,
Teşekkürler, sevgiler
Losstime;
Kendimi o kadar yorgun ve mutsuz hissettim ki arkadaşımın yakınımda olduğuna sevinip zıplamak yerine "Eyvah" diye düşündüğümü hissedinde, tokat gibi patladı resmen...
Neyse, biraz daha molalı yaşamak için istekliyim en azından :))
Teşekkür ederim,
Bucera;
Arkadaşlığın kıymetli benim için, ne mesafeler kat ettik baksana kısacık zaman içinde, hak ne demek :))
Şu romatizmamı ararken boynumda fıtık bulan doktorumun tedavisinden kurtulur kurtulmaz daha çok kendim için fırsatım olacak diye umuyorum, umuyorum, umuyorumm.
Üstelik İdolüm olarak da tahlil sonuçlarıyla otel faturasını karıştıran teyzeyi seçtim kendime, eyvahlar olsun :))
Sadece kendimiz için ayırdığımız zamanlar olmasa yaşadığımızı anlamayız diye düşünüyorum. Mümkün olduğunca hayattan çalalım :)
Aferin sana sokağımın kedisi, ne güzel yapmışsın. Umarım diye cümle kurma, her şey senin elinde. Dön bakiim eski haline :)
Sevgili Berrak,
Aynen katılıyorum, uygulama kısmında biraz sıkıntım var ama umutluyum, aşacağım illaki :))
Aslıcım, yaparım değil mi :))
Bu ara biraz iteklenmke, pohpohlanmak isyankar ruhuma iyi geldi gibi ;)
İstediğin kadar poh poh, hava, gaz, her şey var burada! Sen yeter ki iste yavrucuumm :))
Teşekkür eder üstüne bir de öperim :)))
Sevgili sokak kedisi,
Güzel ve üzerinde düşünülmesi gereken bir yazıydı.
Herşey ertelenebilir, ihmal edilebilir belki ama söylediğiniz gibi insan ruhunu beslemeyi ihmal edince yaşamaktan alınacak hazzı da kaybetmiş demektir. Bu, insanın kendisine yapacağı en büyük kötülük olur!
Sen varsan her şey tamamdır:)
sevgilerimle,
Esmir;
Gerçekten de daha büyük kötülük aramaya gerek yok, ne kadar iyiysek o kadar iyi yansıyoruz hayatımızdaki diğerlerine de...
Teşekkürler :)
Yorum Gönder