16 Haziran 2010 Çarşamba

Utanmaz Kader



Fotoğrafı görünce "Kadın" ruhum çok yaralandı, yüreğim acıdı resmen.

Baksanıza şu hale!

Bugün çok sevilen, el üstünde tutulan, üstüne titrenen ve kimseyle paylaşılamayan o pırıl pırıl bebeklerin kaderi bile tüm diğerleriyle birlikte bir kenarda terkedilip unutulmak mı yoksa?

Çıplak, hırpalanmış, istenmeyen ve bir diğerinden hiç farkı olmayan o renksiz kalabalığın içinde ruhunu bile kaybederek sessizce uzanmak olabilir mi kaderleri?

Geçen akşam TV de kısa bir süre durakladığım bir gezi programındaki sahne geldi aklıma : Doğulu teyze kocasının yıllar önce üstüne genç bir kız aldığını ve sonra bir daha onu hiç görmediğini anlatıyordu. Çocukları da oldu diyordu. Peki sen? dedi sunucu. Kadın sustu, başını önüne eğdi, öylece durdu.

Hepimiz değilse bile pek çoğumuzun kaderi bu mu yani? Doğulu teyze geldi şimdi aklıma bu resme bakarken, acıdı içim en fenasından ve sıfatı eski koca olan o utanmaz "Kader" artık utanmalı bence bu yaptığından...




Görsel alıntıdır...

7 yorum:

haykırış dedi ki...

Sayın Sokak kedisi,
"Kader" denilen olaya sebep olan biz insanlar olduğumuz müddetçe bu tür durumların hep var olacağı aşikardır.
Sevginin ve saygının bittiği yerde oluşum kazanan bu davranışları asla tasvip etmiyorum üstelik yapanı da kınıyorum ve varsa dostluğum yada muhabbetim defterimden de siliyorum ama çözüm değil ki..
Allah ıslah etsin demekten başka bir şey gelmiyor ki elden...

Evren dedi ki...

kadın eğitimsiz, ve ekonomik gücü elinde olmadığı sürece, kader denen adamla evli kalacak ne yazık ki... neden basbas bağırıyoruz ki, "haydi kızlar okula" diye. devlet zor kullanacaksa, keşke bu konuda kullansa...

Evren dedi ki...

bak eksik kaldı cümlem; işine gelmez o ayrı...

Sokak Kedisi dedi ki...

Sevgili Haykırış,
Sizi görmek güzel, endişe etmiştim uzun süreli sessizliğinizden...
Haklısınız, insan etrafında böyle hayatlar görmeye tahammül edemeyip elini eteğini çekiyor mecburen ama...

Aslında belki böyle yapmasak bizden öğrenecekleri şeyleri engellememiş oluruz diye de düşünüyorum. Zira sizin gibi bir beyefendiden öğrenecek çok şeyleri olabilir bu insanların. Hep kendileri gibi insanlara mahkum kalıyor ve gelişip düzelemiyorlar biraz bile :/
Damarlarında kan değil cehalet akıyor böylelerinini ne yazık ki ...

Sokak Kedisi dedi ki...

Ahh Evren ahh...

En büyük yaramız eğitimsizliğimiz; çok güzel demişsin, sonra da gene çok güzel eklemişsin işlerine gelmez diye...

Kadınların gelişimine, eğitimine, yaşam koşullarının iyileşmesine katkı sağlamak için çırpınan, ömür adayan insanlar ÖCÜ bile ilan edilmiyor mu bu ülkede? İşte eğitimsiz kitlenin iki cümle ile inandırılabildiği bir komedi.

Felsefe aşikar; "Cahil bırak ki güdebilesin" ve sen çok haklısın...

Eliza Doolittle dedi ki...

Ne harika bağlamışsın "gözden düşmüş" barbie'leri, "göze girmeyi bile düşünememiş" kadınlık hallerine...
En büyük yaramız eğitimsizliğin yanında esneksizlik, tıynetsizlik, cinsiyetçilik...Biraz eşitlik, biraz hümanizm, biraz vefa...güneş doğacak o zaman..

Sokak Kedisi dedi ki...

Elizacım;
"Kadınlarımız o kadar görsele dayanmışlar ki görseli yitirdikleri an varlıkları da yok olup gidiyor sanki" diye düşünmekte olduğum bir an geldi ekrana bu fotoğraf ve fikrimdeki tablonun tam ortasına oturuverdi.

Seni görmek güzel, güneşi de hasretle bekliyorum

Sevgiler

Free Counter