
28 Aralık 2009 Pazartesi
18 Aralık 2009 Cuma
Yağmur

Camdan bakıyordum az önce, site sakinlerinden birisi arabasını park etti ve inip bütün hızıyla, ıslanmadan evine ulaşabilmek için koşmaya başadı. O sırada kaldırımda zar zor yürümekte olan şemsiyeli birini farkettim. Koşmuyor ama şemsiyesine hakim olmak için çaba sarf ederek hızlıca yürüyordu.
Markete gitmeyi planlıyordum fakat bu manzarayı görünce Yok dedim, bu yağmurda gidilmez!
Yarına kalsın alışveriş, ıslanmaya değmez...
Tam salona doğru dönmek üzereydim ki bakışlarım biraz ilerideki halı futbol sahasına takıldı, bir an "neden yakarlar ki bu spotları boşu boşuna!" diye söylendim kendi kendime.. Fakat dikkatli bakınca inanamadım gördüğüm duruma... En az 10 kadar insan ( ki tahminen yaşları 20-25 ler civarındadır ) bir topun peşinde koşturmaktaydılar. Deliler gibi. Sırılsıklam.
Ve neşe içinde!
Kötü hissettim kendimi bir süre.
Sürekli erteliyorum birşeyleri. Sürekli sonra... yarın... haftaya...diye ileri atıyor ve bir de ekliyorum belki... mümkün olursa... bakarız... diye peşine.
Neden peki? dedim. Ve neden diye düşününce farkettim ki her erteleyişimde biraz daha isteksiz, biraz daha gönülsüz ve biraz daha yorgun hissediyorum kendimi. İçimden gelmeyenlerin sayısı artıyor, çığ gibi büyüyor ve beni ezip yok ediyor.
Yağan yağmurda neşe ile ıslanmayı bilemedikten sonra gülümseyerek bakan güneşi gördüğüne de sevinip ısınamıyor ki insan...
Bırakmalı biraz akışına, yağıyorsa ıslanmalı; soğuksa üşümeli; yeter ki ertelemeden yaşamalı şarkıdaki gibi
12 Aralık 2009 Cumartesi
Kedi & Fare

Rivayet bu ya eskilerde farelerin uyurken insanların kulaklarını, burunlarını kemirdiğini anlatırlardı. Üfleye üfleye kulak kemiren fareler… Eminim hissedemeden yeniliyor olmak; dilden dile anlatılırken bile inanılır gibi gelmezdi benim gibi sizlere de.
Ama gerçekmiş ne yazık ki.
Hani uykunun en tatlı yerinde hafiften üşüse de kendini açamaz ya insan; işte o saniye sıcacık, güven dolu yatağında hissettiğin tatlı ürpermenin sebebinin pis bir farenin nefesi olduğunu nasıl düşüneceksin ki? Mümkün değil.
Üstelik öyle sıcak üflüyorlar ki insanın yüreğine; pek çoğumuz bizi de kemirene kadar göremiyoruz ne yazık ki dibimize sokulmuş iyi ayaklı günümüz faresini.
İşin en ağır gelen tarafı da bu işte; fark edemeden, sessizce ve sinsice kemirilmek ve bu yüzden farenin suratının ortasına yumruğu koyacak fırsatı bulamamış olmak...
Üstüne üstlük bir de Kedi olunca kemirilen, iyice ağır geliyor haliyle ;)
11 Aralık 2009 Cuma
Hayata Not
8 Aralık 2009 Salı
Alkışlanası Yalnızlar

Çoğunluk gibi düşünmemek, davranmamak ve görünmemek genellikle yapayalnız kalmaya sebep olsa bile özündeki tek sebep DOĞRU OLANDAN YANA OLMAK olduğu sürece alkışlanası bir tek başınalık yaşatır insana.
Yalnız kalmamak için kalabalığa karışanlar sadece kalabalık içindeki yalnızlardır...
Ve aslında yoklardır...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)